- açıktı
- Convulsed
Old Turkish to English. 2010.
Old Turkish to English. 2010.
direkli — sf. Direği olan Altı direkli çadırın etrafı fırdolayı açıktı. R. H. Karay Birleşik Sözler çift direkli … Çağatay Osmanlı Sözlük
gömlek — is., ği 1) Vücudun üst kısmına giyilen kollu veya yarım kollu, yakalı giysi Sarı zeminli, kırmızı çiçekli gömleğinin yalnız boğazına tesadüf eden düğmesi ilikli, ötekiler açıktı. S. F. Abasıyanık 2) Kadınların giydikleri ince kumaştan yapılmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilikli — sf. 1) İliği olan 2) İliklenmiş Küçük küçük kırmızı çiçekli gömleğinin yalnız boğazına tesadüf eden düğmesi ilikli, ötekiler açıktı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
küsüşmek — nsz, le Birbirine küsmek, karşılıklı darılmak Kocasıyla arası açıktı, tartışıp küsüşüyorlardı sık sık. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
meme — is., anat. 1) Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik 2) Bazı araçların meme başına benzeyen bölümü Tam topu şişirmiş, memesini bağlıyordu. R.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
moral çöküntüsü — is. Manevi dirençsizlik, ruhsal yönden direnememe, cesareti yitirme Güneybatı Anadolu ekicileri arasında umutsuzluk belirtileri, moral çöküntüsü açıktı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
parlak — sf., ğı 1) Parlayan, ışıldayan Siyah, çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu. H. E. Adıvar 2) Temiz ve ışıklı Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı / Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı. F. N … Çağatay Osmanlı Sözlük
hokka gibi oturmak — 1) giysi, vücuda iyice uymak Biraz kısaca olmasını kalınlığıyla telafi eden vücuduma hokka gibi oturan jaketatayımla bu gibi törenlerde beni daima... R. N. Güntekin 2) her yandan açıkça görünmek Sandallar ise her taraftan açıktı. Kadınlar hokka… … Çağatay Osmanlı Sözlük